İzlenecek çizgi filmleri seçerken ailelerin dikkat etmesi gerekenler...
Çizgi filmler çocukların hayatında önemi yadsınamayacak bir medya aracıdır. Çocuklar, çizgi film izlerken, hem eğlenir hem de öğrenirler. Ancak her medya aracında olduğu gibi çizgi filmlerin de bilinçsizce ve kontrolsüzce çocuklara sunulması onların gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Eğitici çizgi filmlerin katkısı büyük
Günümüzde farklı türden birçok çizgi film mevcut. Eğitici çizgi filmler de bunlardan biridir. Eğitici çizgi filmler, çocukların sosyal, duygusal ve zihinsel becerilerinin gelişmesine katkı sağlar. Örneğin; iki kardeş arasındaki kavganın ve ardından gelen uzlaşmanın tematize edildiği bir çizgi film düşünelim. Bu çizgi filmde çocuk, iki kardeşin problemlerini nasıl çözdüklerini ve nasıl uzlaştıklarını izler. Bu sayede çocuk farklı problem çözme stratejileri konusunda fikir edinebilir. Ayrıca çocuk, bir çizgi filmde, neşe, sevinç, üzüntü gibi farklı duyguları ve bu duyguları ifade etme biçimlerini de görür. Bu sayede farklı duyguları ifade etme konusunda farkındalık kazanır.
Şiddet içeren çizgi filmleri izletmeyin
Doğaüstü güçler, saldırganlık ve şiddet konularının işlendiği çizgi filmler de vardır. Bu tür çizgi filmlerde, çizgi film kahramanı yüksen yerlerden atlar ve hiçbir zarar görmez ya da ölür ve yeniden canlanır. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar gerçek ile kurgu arasındaki farkı idrak edemezler. Bu nedenle izledikleri çizgi filmdeki olayları gerçek olarak algılarlar. Yani uzun süre bu tür çizgi filmleri izleyen bir çocuk, yüksek bir yerden atlasa bile zarar görmeyeceğini ve çok güçlü olduğunu düşünür. Aynı zamanda bu tür çizgi filmler, çocuklarda saldırganlık davranışını artırır.
Kontrollü ve bilinçli olun
Çizgi filmler, 3-6 yaş arası çocuklar için vazgeçilmez bir eğlencedir. Bu nedenle çocukları, televizyondan tamamen uzak tutmak yerine, eğitici çizgi filmler seçilmeli ve televizyon izleme süresi sınırlandırılmalıdır.
Uzun süre televizyon başından kalkmayan çocuklarda, televizyon bağımlılığı ve dikkat dağınıklığı gözlemlenmektedir. Ayrıca çizgi filmlerdeki uyaranların sürekli değişmesi, hayal dünyalarının gelişmesine engel olur.
Arkadaşları ve ebeveynleri ile oyun oynamak yerine, zamanının çocuğunu televizyon başında geçiren çocuklar, sosyal ve duygusal iletişim becerilerini yeterince geliştiremezler. Çünkü öğrenme interaktif bir şekilde gerçekleşir. Yani çocuk çevresindeki kişiler ile direkt bir iletişim halinde olduğu sürece, gerçek anlamda öğrenir ve öğrendiklerini hayatında uygulamaya başlar. Bu bağlamda anne ve babalar, çizgi filmlerin sadece destekleyici bir eğitim aracı olduğu unutmamalıdırlar.
Çizgi filmler, çocuklara sadece kontrollü ve bilinçli bir şekilde izletildiğinde, faydalı olurlar. Ayrıca 3-8 yaş aralığında tavsiye edilen izleme süresi yarım saat, 8 yaş sonrası ise bir saattir.
Hangi yaşta çizgi film izlemeye başlanmalı ?
2 yaş öncesi dönemde, çocukların televizyon izlemeleri sakıncalıdır. Özellikle 2 yaş öncesi dönemde uzun süre televizyon izleyen çocuklarda konuşmada gecikme ve iletişim sorunları gözlenmiştir. Piyasada 0-2 yaş grubu için hazırlanmış birçok farklı çizgi film vardır. Ancak çocukların 2,5 yaş öncesinde bu tür çizgi filmleri anlayabilmesi mümkün değildir.
Amerikan Pediatri Derneği’nin yaptığı bir araştırmaya göre, 2 yaş öncesi çocuklarda serbest oyun etkinlikleri, çizgi filmlere göre çok daha etkilidir. Serbest oyun zamanında çocuklar yaratıcı olmayı, problem çözmeyi ve yeteneklerini geliştirmeyi öğrenirler. Ayrıca yine Amerikan Pediatri Derneği’ne göre, bebeklerin uzun süre televizyon izlemesiyle dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve otizm arasında paralel bir ilişki vardır.
Realite algısını zayıflatan çizgi filmlere dikkat !
Çocuklar 7 yaş öncesinde özellikle realite algısını zayıflatan çizgi filmlerden uzak tutulmalıdır. Okul öncesi dönemde çocukların soyut düşünme yetenekleri henüz gelişmemiştir. Çocuklar, televizyonda izledikleri tüm unsurların bir hayal ürünü olduğunu idrak edemezler ve olumlu olumsuz tüm izlediklerini taklit etme yoluna giderler. Çizgi film kahramanını taklit ederken, hayranlık duyduğu kahraman gibi insanüstü hareketler yapamadığını tecrübe eden bir çocuk, zamanla yetersizlik duygusu geliştirebilir. Aynı zamanda babasının hayalindeki kahraman gibi güçlü olmadığını fark edince, babası yerine bu kahramanla özdeşim kurabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder